DİĞER
"Hah, neredeyse adının verdiği ‘ünlem’ hissiyle dünyaya atılmış bir metin gibiydi: Bir ortak alana şahsi bir yerden atılmış, aciliyetli bir metin. İstasyon ise son derece ketum, kapalı ve ortak alanla pek ilgilenmeyen bir kitap. Hah’ta kapının önüne çıkıp adeta bağıran bir ses varken, burada tersi, kapıyı çaldığınızda açmayan bir ev sahibine benziyor anlatıcı."
"Bireyler arasındaki ilişkileri iğne deliğinden görecek kadar ustadır Atay; dolayısıyla Tehlikeli Oyunlar’da olduğu gibi basit bir tavla oyunundan bireyin kendini ötekiler karşısında var etme savaşını betimlerken okurunu edebiyatın en yüksek düzeyine taşır. Toplumsal sorunları maddi toplum ilişkileri açısından görmeye gelince: Bu kesinlikle Atay’ın güçlü kası değildir."
"Eylembilim eğer yaşasaydı Atay’ın edebiyatının gideceği yere dair ipuçları veriyor: Devlet, iktidar, ideoloji, özne, toplum gibi majör mevzular üzerine daha ‘aciliyetle’ düşünen, belki de daha ‘angaje’ bir edebiyat."
Sırma Köksal, Birgül Oğuz ve Çimen Günay-Erkol, İlhami Algör'ün kadın karakterlerine dair Mesut Varlık'ın sorduğu soruları cevaplıyorlar.
"Tarih, varlığı dışımızda olan bir olgudur; onu bugünkü dünya görüşümüze göre şekillendirmeye çalışmamız bir dereceye kadar kaçınılmazdır elbette, ama beğenmediğimiz yahut uygun görmediğimiz yönlerini sansürlemek yanlış olduğu kadar beyhudedir, güdük ve başarısız kalmağa mahkûm bir çabadır. Çünki bizden önce vardılar, bizden sonra da var olacaklar, gizlenen yanlar er veya geç ortaya çıkacaktır."
“…Çünkü herkes ne kadar iyi niyetli olursa olsun, editörler ve çevirmenler yeni sesleri İngilizce okurlara sunmanın önemi konusunda ne kadar vaaz verirlerse versinler, oyunda şike var, zarlar hileli ve dünya edebiyatı statükosu ta başından dillerin ve edebiyatların eşitsizliği üzerine kurulu.”
“Edebiyatımız neden acı çeken, yenik ve yılgın karakterle dolu? Neden bu kadar çok acı çekiyoruz? Edebiyata neden bu kadar acı çektiriyoruz?... Başkalarının bana acımalarını sağlayan acı içindeki benliğim neden benim özbenliğim olsun? Varoluşumun bana özgü yanı, beni ben yapan tarafım illa acımda mı ifade buluyor? Neden sevinçlerim değil de acılarım, pozitif varlığım değil de negatif varlığım daha sahih olsun?”
"Bir bohemden fazlasıdır, bir işaret, bir semafor, bir deniz feneri; sürüyle korkunç hortlağa sahip, ama ara ara hatırladığımızda yeniden aklımızı kurcalayan, orada ötede yeni bir şey söyler gibi duran pek az hayaleti olan bir memlekette Hayalet Oğuz sanki o cinsten bir Hayalet’e duyduğumuz ihtiyacı karşılar."
“İyimserler ve kötümserler, geleceğin onlara ne getireceğinden her nasılsa çok emin oldukları için iyimser ve kötümserler. Oysa geleceğin bize ne getireceğini bilemeyiz. Bu bilememek hâli de iki ruh durumunu tetikliyor: Kaygı ve umudu.”
"Hikmet Hükümenoğlu Atmaca’da bireysellikle toplumsallık arasındaki gelgitli, etkileşimli bağa dikkat çeken bir hikâye anlatıyor. Öfkenin kişisel nedenlerinin yanında, siyasal-toplumsal ortamla nasıl yakın ilişkisi olduğu berraklık kazanıyor. Romanda yirmi yıl öncesinin ya da bugünlerin gündelik hayatından seçilen ayrıntılardaki zenginlik de mutlaka vurgulanmalı."
Bir resim üzerine 444 kelime: Şavkar Altınel, Emre Ayvaz, Enis Batur, Yiğit Bener, Çağlayan Çevik, Oğuz Demiralp, Armağan Ekici, Gültekin Emre, Tuncer Erdem, İsmail Ertürk, İpek Göldeli, İzzet Göldeli, Murat Gülsoy, Tarık Günersel, Nilüfer Güngörmüş, Nilüfer Kuyaş, Murat Menteş, Sevin Okyay, Nihat Özdal, Ali Özgür Özkarcı, Levent Şentürk, Fatma Tülin, Orçun Türkay, Ertuğ Uçar, Doğan Yarıcı.
“Futbolun sahici bir sınıf, eşitsizlik ve toplumsal cinsiyet eleştirisini takip eden bir de fenomenolojisi olamaz mı? Çelişkiye mi düşmüş oluruz futboldaki 'güzelliği' arasak? Mahallenin geniş sokaklarında –varsa, kaldıysa– yeşil alanlarında kale direklerini temsil eden taşların nereye konacağını belirlemeye çalışan çocuklar vardır, oyuna bencilce hareketlerle başlayıp çok iyi bir 'takım' oyuncusu olan çocuklar, sorumluluk almayı öğrenen çocuklar. Kazanmaya oynasa da oyunun tadını çıkarmayı bilen, futbolda iletişimi ve müştereklik hissini öğrenen, aynı amaca koşmanın canlılığını tadan, nefes nefese çocuklar.”
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.